Konya Otel

Konya Otel

Otel Konya

Konya Otelleri

Hotel Konya

KONYA MUTFAĞI



KONYA MUTFAĞI

DR. NEVİN HALICI
Doğumdan ölüme beslenme mecburiyeti, insanların ilk çağlardan bu yana yemekle ilgili birtakım kurallar geliştirmelerine neden olmuştur. Bu kurallar zaman içinde toplumların kendi yapı ve değerleri ile birleşerek o toplumlara özgü mutfak kültürünü yaratmıştır. Dünyanın ünlü mutfakları arasında yer alan Türk Mutfağı da böyle bir gelişimin ürünüdür; Türk Mutfağı klasik ve yöresel mutfak olarak ele alınabilir. Klasik mutfak, İstanbul’da imparatorluk ürünleriyle şekillenen bir mutfaktır. Türk
Halk Mutfağı olarak da adlandırılabilecek olan yöresel mutfaklar ise Anadolu’da bölge ürünleriyle şekillenen mutfaklardır. Konya Mutfağı, Selçuklu saraylarında gelişen ve Mevlevi adap ve erkanıyla yoğrulan muhteşem bir oluşumdur. 13. Yüzyıldan günümüze koyduğu kurallarla klasik özellikler taşıyan, hatta Klasik Türk Mutfağı’nın dayandığı ana köklerden birini oluşturan Konya Mutfağı bu nedenle Türk Halk Mutfağının dışında tutulması gereken bir mutfaktır.

Konya Mutfağı , mutfak mimarisi, araç gereçleri, yemek çeşitleri, pişirme yöntemleri, sofra düzenleri, servis usulleri, kış için hazırlanan yiyecekleriyle kendine özgü bir mutfak ve bu mutfakla ilgili inanılmaz zenginlikte bir mutfak kültürü meydana getirmiştir. Selçuklu saraylarında altın tepsi ve sahanlarda yemeklerin Oğuz resmine uygun olarak düzenlendiği; mutfakla ilgili ilk ekipleşmenin Mevlevi Mutfağı’nda başladığı, dünyada adına muhtemelen anıt mezar yaptırılan ilk aşçıbaşının Konya’da bulunduğunu söylemek Konya Mutfağı’nın ihtişamını belirtmeye yetecektir. Doğum evlenme sürecini içine alan geçiş dönemlerinin hepsinde Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi tatlı yenilmesi, kutsal günlerde ‘şivlilik’ adıyla sadece Konya’da görülen çocuklara çerez dağıtma adeti, neşeli günlerden Nevruz ’da bazı şehirlerde uygulanan ‘S’ harfli yedi yiyecek yenmesi gibi adetler Konya Mutfağı’nın sayısız zenginliklerine örnektir.

Konya Mutfağı’nın en ilgi çekici özelliği kurallaşmış davet yemekleridir. Aşçı Takımı denilen düğün pilavı, davet yemeklerinin en güzeli ‘kara yemek takımı’ belli yemeklerden oluşur ve bu davetlere gidildiğinde hangi yemeklerin yenileceği bellidir. Komşu kaldırmaları, çetnevir, soğukluk sofraları, tandıra bütün kuzunun asılmasıyla hazırlanan ‘çebiç’ olarak adlandırılan ziyafet sofrası yemekleri, Arabaşı ve ‘peşmani’ çekilen gece misafir sofraları da genellikle bilinen yemeklerden oluşur.

Konya’da dışarı yemekleri olarak üç nefis yiyecek dikkati çeker. Fırın Kebabı ,etli ekmek, peynirli pide.. Yakın yıllarda bunlara peynirli ve etli içle hazırlanan karışık pide de eklenmiştir. Bu üç yiyecek Konyalıların olduğu kadar yabancıların da çok ilgisini çeken yiyeceklerdir. Kimsenin farkında olmadığı Konya Mutfağı, 1986’da Konya Turizm Derneği’nin Birinci Milletlerarası Yemek Kongresi’nden sonra yabancıların ilgi odağı olmaya başlamıştır.

Ateş Baz-ı Veli türbesini gezen ünlü otorite Alan Davidson burada ‘hacı’ olduklarını belirtmiş ve bunu PPS’deki yazısında da tekrarlamıştır. Tarafımızdan hazırlanan Konya yemeklerinden Örnekler sergisinde Konya ve Selçuklu yemeklerini tanıyan uzmanlar, Konya ‘nın önemli bir yemek merkezi olabileceğini vurgulamışlardır. Konya yemekleriyle ilgili övgü dolu makaleler yazan uzmanlardan Holly Chase ve bazıları Konya’ya yemek için geziler düzenlemişlerdir. Ünlü editor Jill Norman sergiyi gezerken bir yemek kitabı hazırlamamı istemiş ve 1989’da İngiltere’de adı geçen kitabım yayınlanmıştır. Konya Mutfağı çok yakın yıllarda kültür ve turizm açısından Mevlana Müzesi’nin ardından ikinci sırada yer alacaktır. Bunun için vakit geçirmeden sağlam bir alt yapı hazırlanmalıdır. Ancak kültür ve mutfak değerlerimizi hızla harcadığımız, Konya’nın ünlü fırın kebabını ‘tandır’ a dönüştürmek üzere olduğumuz bu ortamda, mutfak adına bir kurtarıcı yetkili çıkacağı ümidindeyiz.

Kaynaklar

Es, Selçuk. Konya Yemekleri. Konya: Yıldız Basımevi,1965.

Halıcı, Nevin. Geleneksel Konya Yemekleri. Ankara Güven Matbaası,1979.

Halıcı, Nevin. Nevin Halı’cıs Turkish Cookbook.London Dorling Kindersley Limited.1989.

Davidson.Alan.”The Seven Wonder Of Konya” Petit Propos Culinaries 24.Pospect Books Ltd.1986.

Halıcı, Nevin. Klasik Konya Mutfağı.Yayımlanmamış.


Konya Yemeklerinden Örnekler

 

Bamya Çorbası

Orta Anadolu’da da yapılan bamya çorbası Konya’da klasik menülerde ara yemeği olarak önem arz eder. Konya’da pilav ve kara yemek takımında ekşi olduğu için tatlıdan sonra verilerek ikinci tertip yemeklerin yenmesi için iştah açar.

Saadet Ongun Hanımefendi’yi dinleyelim: “Bamyayı yüzünkoyu kalbura sürtecen. Sünmemesi için limonla kaynatacan. Önce eti, et yağsızsa biraz yağ koyacan, sonra soğanı üzerine atacan kavuracan. Yazsa domates kışsa salça koyacan. Bol sıcak su koyup bamyaları atacan, limon sıkıp büngül büngül kaynatacan”.

4 kişiden fazla

Pişme Süresi:55-60 dakika

½ su bardağı kuru çiçek bamya(25 gr)

½ limon (dilimlenmiş)

3 sb su ( bamyaları haşlamak için)

½ sb kuyruk yağı ( bamyaların büyüklüğünde doğranmış)

1 sb koyun eti (bamyaların büyüklüğünde doğranmış)

1yk sadeyağ

200g /2 soğan(çok ince kıyılmış)

1 yk domates salçası(yazsa ve istenirse 3 kırmızı domates)

5 sb et suyu veya su

1tk tuz

2 çorba kaşığı limon suyu veya koruk suyu

Yapılışı:Bamyaları tüylerinin dökülmesi için kalburda veya bez arasında ov ve yıka. Üç dört limon dilimi konulmuş suyla (limon sünmemesini sağlar) yarı haşla, iplerini çıkar. Tencereye eti ve kuyrukları koy, kapak ört. Et bıraktığı suyu çekinceye kadar arada bir karıştırarak kavur. Sadeyağını, soğanları ilave et, soğanlar sararıncaya kadar kavur. Salçayı, (yazsa ince doğranmış domatesleri) koy, çevir. Suyu ilave et, kapak ört, etler pişinceye kadar yaklaşık 30 dakika kaynat, tuz at. Suyu azalmışsa 5 su bardağına tamamla. Haşlanmış bamyaları, limon veya koruk suyunu ilave et, kaynamaya başlayınca çok hafif ateşe al, bamyalar yumuşayıncaya kadar 20-30 dakika kadar pişir.


Çebiç

Çebiç, Konya ziyafet sofralarının en muhteşem olanıdır. Çebiç ziyafetine sabahtan gidilir, kahvaltıda kuzunun ciğeri ızgara yapılarak sunulur. Tandırda pişen kuzu öğlen yemeğinde bulgur pilavı üzerine konarak sunulur. Konyalı gurmelerin söylediğine göre en lezzetli çebiç Eylül ayında yapılır çünkü kuzular bu ayda en uygun olgunluktadır. 4 kişiden fazla Pişme Süresi: Çebiçin özelliğine göre 1-4 saat arası Çebiç İçin: 1 keçi veya koyun kuzusu(bir yaşını doldurmamış olacak) Çebiçe Sürmek için: 2 sb süzme yoğurt 1 sb salça 1 iri soğan( çok ince kıyılmış) 5 diş sarımsak(dövülmüş) 2 yk tuz Çebiçe saplamak İçin: 10 -15 arpacık soğan 1 baş sarımsak Süslemek İçin: Soğan suyunda 5 dakika bekletilmiş maydanoz Mevsim çiçekleri Beraberinde : Çebiçin suyuyla pişirilmiş bulgur pilavı Yapılışı: Kuzu tandıra asılacağı gün kes. Başını ayırmadan boynuzlarını al, derisini yüz. İç organlarını çıkar. (Bu işlemleri çok dikkatli ve temiz yap. Çünkü sulanmaması için hayvan yıkanmamalı, yıkanırsa temiz bir bezle çok iyi kurulanmalı). Bir kapta çebice sürülecek malzemeleri karıştır, kuzunun dışına ve içine sür. Uzun sivri bir bıçakla hayvanın kaba etli yerlerini del, ayıklanmış soğan ve sarımsakları yerleştir. (Kahvaltıda yaprak ciğer olarak kullanılmayacaksa) ciğeri, yüreği ve böbrekleri karnına koy. Bir tepsi içinde 2 saat dinlendir. Kuzunun dört ayağı telle birbirine sağlam bir şekilde bağla. Kafası ayakların arasına yerleştir. Bağlı ayaklarının arasından sağlam bir demir şiş geçir. Pişerken düşmemesi için belinden de bir tel geçir. Tandırı yak, alevli hali geçip, orta harareti bulunca (ekmek pişirme ısısı)içine kuzunun suyunun damlaması için yarıya kadar su dolu bir büyük tencere oturt. Kuzuyu sırtı aşağı gelecek şekilde tandıra sarkıt, demir şişlerin uçlarını dışarıda bırak. Tandırın ağzına bir saç kapat, etrafını hava almayacak şekilde çamur ve cila ile sıva. Tandırın alt tarafındaki kullesini (hava alma deliği) de çamur ve cila ile iyice kapat. Çebici pişmesi için kendi haline bırak. Pişme süresi hayvanın taze, yaşlı, zayıf, besili olmasına göre değişir. Genç ve zayıf hayvanlar 1-1,5 saatte; besili ve yaşlı olanlar 2,5-3,5 saatte pişer. Pişme süresince tandırı sık sık gözle, hava alan yerlere cila sür. Kuzu pişince keserle sacın kenarlarına yavaşca vurarak çamurları al, sacı kaldır, demirin iki ucundan tutarak kuzuyu dışarı çıkar, telleri çöz. Tandırın dibindeki tencereye akan yağlı suya pişmiş olan ciğer, yürek ve böbrekleri de kuşbaşı doğrayarak salma tekniğiyle acele bulgur pilavı yap. Kuzuyu alacak büyüklükte bir tepsiye pilavı yerleştir. Kuzunun başını ayaklarının arasından çıkartarak pilavın üzerine yerleştir, ağzına maydanozu koy. Tepsideki pilavın kenarlarını bir sıra maydanoz ve mevsim çiçekleri ile süsle, sofraya al.


Su Böreği

Su böreği, Konya’nın ziyafet sofralarında çok kullanılır. Günümüzde pasta ve bulgurlu yiyeceklere dönüşen ikram sofralarında yüzyıllardan gelen zarif bir lezzeti yansıtır. 4 kişiden fazla Fırın Isısı:250derece Pişme süresi:25 –30 dakika Tepsi ölçüsü:35-40 cm. çapında bir tepsi 2yk sadeyağ (tepsiyi yağlamak için) 1ölçü kıymalı börek içi 4 yumurta 1 sb su 1tk tuz 5 sb un 1 sb eritilmiş sadeyağ(hamurları yağlamak için) Haşlama suyu: 3 lt su 2 yk tuz 2 yk zeytinyağı Yapılışı: Unu, hamur tahtasına ele, ortasını aç, yumurtaları kır, suyu ve tuzu ilave et, kenarlarından un alarak sert bir hamur yap,15 dakika yoğur, 12 beze yap, un serpilmiş bir tepsiye al, yaş bez altında 30 dakika dinlendir. Dinlenen bezeleri oklava ile olabildiğince ince aç, çok az un serperek üst üste koy, muntazam olanlarından ikisini alta ve üste sermek için ayır, birini tepsiye ser. Diğerlerini dörde böl. Büyük bir tencerede haşlama suyunu tuz ve zeytinyağı ile kaynat. Dörde bölünen bezeleri suya ikişer üçer at, en az 2 dakika haşla. Hamurlar su yüzüne çıkınca kevgirle al, başka tencerede hazırlanmış soğuk suya at, ters çevrilmiş süzgeç üzerine alarak sularını süzdür, tepsiye döşe. Tepsiye iki üç yufka döşeyince erimiş yağdan bir yemek kaşığı gezdir. Yufkalar yarıya gelince içini yay, diğer yufkaları da aynı şekilde haşlayarak döşe, üstüne ayrılan kuru yufkayı muntazam kapat, fırça ile üzerini yağla. Ateş üzerinde çevirerek veya fırında pişir.


Etli Ekmek(Etli Pide)

Etli ekmek Konya’da çok sevilir ve Konya’daki fırın veya lokantalarda Türkiye’nin diğer şehirlerinden çok daha güzel uygulanır. Konya’da yabancı kökenli lokantalarda, açıldıktan birkaç ay sonra ‘etli ekmek servisimiz başlamıştır’ gibi ilanlar görülür. Hiçbir yiyecek Konya’da etli ekmekle rekabet edemez. Etli ekmek 1 kg yağlı koyun kıyması veya iki bıçak arasında kıyılmış koyun eti 5 baş soğan 5 domates 100 gr kıl biber 1 sb maydanoz(kıyılmış) 1 yk sadeyağ(et yağsız ise) Yeterince tuz ve karabiber 50 gr kıl biber(üzerine) Beraberinde: Ayran ve doğranmış turp Yapılışı: Sebzeleri ince kıy, kıymaya veya bıçak arası ete karıştır. Yağı az ise sadeyağ ilave et. Üzerine konulacak biberlerle birlikte fırına gönder. Fırından gelince soğumadan sofraya çıkar


Fırın Kebabı

Fırın kebabının Selçuklular döneminden geldiği rahatlıkla söylenebilir. Hz. Mevlana’nın eserlerinde kebaptan ve kelle kebabı yapan fırınlardan bahsedilir. Fırın kebabı için Konya ova merinos yaylım koyunu kullanılmalıdır, besi lezzetli olmaz. Kuzu veya koyun kesildikten sonra 7-8 saat bekletilmelidir. Hayvanın arka budu dışında her tarafından kebap yapılabilirse de kaburga ve ön kolu en makbul yerleridir. Fırın kebabı ne kadar çok etle yapılırsa o kadar lezzetli ve yumuşak olur. Kuzu kullanılırsa hiç su verilmez, kendisi sulanır. Kuzu 3 -3,5 saatte, erkek koyun 4 saatte, dişi koyun 7-8 saate pişer. Etli ekmek fırınlarında ateş sağda, fırın kebabında ateş solda olur, çünkü etli ekmek yüksek ateş ister. Etli ekmek fırınında meşe dalı, fırın kebabında meşe yarması ateşi kullanılır. Hayvanın özelliğine göre yağ durumu az olursa bir gün önceki kebabın yağından ilave edilebilir. Ancak bu yağ, suyunu tamamen çektikten sonra verilmelidir, yoksa kebap lezzetsiz olur. 6 kişiden fazla 1 koyun kaburgası ve ön kolu ¼ sb su 1 çk tuz Yapılışı: Eti kebap leğenine yerleştir, tuz ve suyu koy. 10-15 beş dakika yüksek ısıdaki fırına sür. Zaman zaman tahta çubuklarla çevirerek yumuşayıp kızarıncaya kadar pişir.


Sacarası


Yine Konya’ya özgü nefis bir tatlı. Eskiden, hazırlanan tatlı tepsisi sacın üzerine konur, ocağa oturtulurdu. Üzerine ikinci bir saç kapatılır ve o sacın üzerine ocaktan alınan meşe odununun korları döşenirdi. Böylece tatlı tepsisi iki saç arasında pişerdi. Saadet Ongun Hanımefendiyi dinleyelim: “Bir kaşık tereyağı, iki yumurta, ev unu, su, tuzla hamurunu yoğuracan. Cevizden büyük beze tutup dinlendirecen. Aç, az yağlayıp, ikiye katlayacan. Bir sıra kaymak koyup saracan, tepsiye döşeyip iki sac arasında pişirecen. Üzerine çok az yağ serpecen. Pişince kestirmesini (şurubunu) dökecen. Afiyetle yiyecen”. 5 kişiden fazla Pişme Süresi:35 dakika Fırın Isısı: 200 derece Tepsiyi Yağlamak İçin: 2 yemek kaşığı tereyağı Hamuru İçin: 2 yumurta 1 yk tereyağı(eritilmiş) ½ sb su 1 tk tuz 5 sb un(ikinci kalite ev unu) 1 sb un(açma payı) 250 gr tereyağı(eritilmiş) 250 gr kaymak 1 sb pudra şeker veya 1 ölçü baklava şurubu Yapılışı: Tepsiyi yağla. Bir kapta yumurta, tereyağı, su, tuz ve alabildiği kadar unla kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğur. Yumurta büyüklüğünde bezeler yap, yaş bez ört, 30 dakika dinlendir. Çok ince aç, eritilmiş yağdan bir kaşık serperek yağla, ikiye katla. Orta kısmına kaymak koyarak çubuk şeklinde sar. Tepsinin dışından başlayarak içe doğru döşe. Yufkalar bitince kalan yağı kızdır,üzerine serperek gezdir. Fırında pembeleşinceye kadar pişir. Yüzüne pudra şeker serp veya soğuk tatlı şurubunu gezdir.